Chicago, Illinois eyaletinin Michigan gölü kıyısında kurulmuş olan, Amerika’nın üçüncü büyük şehridir. Nüfusu yaklaşık olarak 3 milyondur. Alan kodu bölge bölge değişmekle beraber Chicago merkezde 312’dir. Orta Batı'nın en büyük şehridir. Michigan Gölü'nün kenarında 1837'de 4170 nüfus ile Chicago şehri kurulmuştur. Tren yolunun buradan geçmesi ile çok kısa sürede büyümüş, 8 Ekim 1871’de Büyük Chicago Yangını olarak tarihe geçen felaketle neredeyse tamamen yerle bir olmuştur. Şehir merkezinde yer alan Water Tower, yani bir su deposu dışında bütün binalar yanmış ve 90 bin Chicago’lu evsiz kalmıştır. Bu felaketten sonra tekrar yapılanan ve kurulan Chicago, diğer büyük şehirlerden Chicago’ yu ayıran önemli bir özelliktir. State ve Madison caddelerini 0–0 noktası olarak alıp numaralandırılmış birbirine paralel ve birbirini dik kesen caddeler şehrin düzenini göstermekte ve insanı kendine hayran bırakmaktadır.
Windy City olarak da anılan Chicago, New Orleans ile beraber Jazz’ın doğuğu şehir olarak kabul edilir. Sears Kulesi’nin ve daha birçok ilkin ev sahibidir. Chicago, Jazz’ın doğum yeri olarak müzikseverler için de çok büyük fırsatlar sunar. Blues ve Jazz barları tanınmış grupları misafir eder. Özellikle Jazz severlere kesinlikle bu şehre gitmelerini önermekteyiz. Üst üste 4 kez NBA şampiyonu olan Michael Jordan’lı Chicago Bulls basketbol takımını şehrin simgesi konumundadır. Chicago’yu Amerikan futbolu liginde Bears, beysbol liginde Cubs ve White Sox, buz hokeyi liginde Hawks ve futbol liginde Fires temsil eder.
Ayrıca şehir merkezinde Frank Lloyd Wright ve Mies Van Der Rohe gibi tanınmış mimarların tasarladığı çok sayıda yapıyı görmek mümkündür. 110 katı ile şu anda Amerika’nın en yüksek binası Sears Kulesi ve bunun dışında AON binası, Hancock Kulesi gibi gökdelenin olduğu şehir ilk çelik gövdeli gökdelenin yapıldığı yerdir. 4.2 milyon m2 alanı ile Merchandise Mart dünyanın en büyük ticari binası olup, Chicago Amerika’da Midwest’in en büyük ticari merkezidir. Chicago şehir merkezinin güneyindeki Chicago Board of Trade başta olmak üzere büyük şirketlerin bulunduğu Civic Center günde milyonlarca çalışanı çekmektedir. Bunun yanı sıra ünlü okulları, yazın 4 ay halka açık plajları, Michigan Avenue üzerindeki Magnificent Mile olarak adlandırılan ünlü mağazaların olduğu caddesi ve alışveriş merkezleri, Navy Pier ve Grant Park’taki festivalleri, göl boyunca binlerce yat ve bot bulunan marinaları ile her zaman hareketli bir şehirdir.
Chicago’ya ilk geldiğinizde Amerika’nın Los Angeles ve New York gibi diğer şehirlerine nispeten daha düzenli ve sakin olduğunu fark edeceksiniz. Şehir merkezini yürüyerek gezebilirsiniz. Kışın çok soğuk ve yazın sıcak havada dahi ne olursa olsun göl kenarında insanların spor yaptığı Chicago’da, taksiler dışında bol sayıda otobüs ve oldukça geniş bir bölgeye ulaşan raylı sistemi rahat ulaşım imkanı sağlar. Her büyük şehirde olduğu gibi geniş mutfak yelpazesinden örnekler sunan restoranları, çeşit çeşit bar ve gece kulüpleri, ünlü oyun ve müzikalleri misafir eden tiyatrolar, sinemalar ve daha birçok mevsimsel aktivite ile her zevke uygun eğlence bulabilmek mümkündür.
Chicago kışının soğuğuyla ünlüdür. Eylül ayının ortalarında soğuyan hava Aralık ayında yerini Windchill yani ayaz denilen soğuklara bırakır. Sonbahar ve ilkbahar genelde 3 haftadan fazla sürmez. Mayıs ayında ısınan havalarla beraber göl kenarında ve şehirdeki parklarda piknik yapabilir, bisiklet kullanıp trekking yapabilir; göl kenarında hakla açık 29 plajda göle girip, plaj voleybolu oynayabilir, gölde yelken veya sörf yapabilir, tekne ile gezebilir; şehir merkezinin kuzeyinde göl yakınındaki kanalda ve çevre nehirlerde kano ile gezebilirsiniz. Yaz sonunda ağaçların büründüğü muhteşem renk cümbüşünü yakalamak için çevre ormanlıklara gezi vaktini iyi ayarlamak gerekir. Kışın sert geçmesi nedeniyle şehre bu mevsimde gelmek isteyenlerin sık sık havaalanı ve yol raporlarını takip etmesini tavsiye ederiz.
Michigan gölü Kuzey Amerika’da birbirine bağlı beş büyük gölden oluşan Büyük Göller’den üçüncü en büyük ve dünyanın altıncı en büyük tatlı su gölüdür. Gölün dibinde Navy Pier’in Deniz Kuvvetleri tarafından kullanıldığı zamanda burada yapılan tatbikatlarda kaza sonucu düsen 200 adet 2. Dünya Savası uçağı ve çeşitli sebeplerle batan binlerce gemi batığı bulunmaktadır. Bu batıkları özel dalış turları ve altı camlı gemi turları ile görmeniz mümkündür. Michigan gölünün tüm çevresinde olduğu gibi Chicago kıyısında da özellikle kuzey banliyölerde gemilere yön veren birçok ünlü Işık Kulesi bulunur. Michigan gölüne akan Chicago nehri üzerindeki özel ve ticari su taşımasının yapılmasına imkan veren açılan köprüler, Chicago’yu dünyanın en çok hareketli köprüsü olan şehri unvanını vermiştir. Michigan Avenue üzerinde bulunan köprüden batıya bakarsanız nehrin göle açıldığı kanalı görürsünüz. Burası Süveyş kanalı gibi su seviyesini düzenleyen kapaklı sisteme sahip bir kanaldır. Aynı yöne giden bütün bot ve tekneler kenarlara bağlandıktan sonra kapaklar kapatılır ve su seviyesi gidilecek yöne doğru ayarlanarak kapak gidiş yönü üzerindeki kapak açılır.
Chicago yasayanları açısından çok kozmopolit bir yapıya sahiptir. Illinois şehrinin 12 milyonluk nüfusunun, 8 milyon kadarı Chicago metro bölgesinde, 3 milyona yakını ise sadece Chicago şehrinde yasamaktadır. Polonyalılar, Yunanlılar ve İtalyanların en büyük etnik grupları oluşturduğu nüfus içinde birçok Afrikalı, Asyalı, Hispanik ve Yerli Amerikalı barındırmaktadır. Chicago merkezinin batısında Halsted ve Madison caddesinin kesiştiği civarda Greek Town’ da bulunan restoranlarda tanıdık yemekleri bulabilir, Türk Kahvesi içebilirsiniz. Little Italy, Chinatown ve Pilsen, şehrin diğer etnik grupların ve yerel kuzinlerin yoğun olduğu bölgelerdir.
Yaşam masrafları açısından diğer metro şehirler ile hemen hemen aynı olan Chicago şehri devamlı büyümektedir. İş imkanları açısından değişik bir yelpazeye sahip olan Chicago, Sears, Motorola, Bank One, Boeing, McDonalds, Kraft, Caterpillar gibi çeşitli sektörlerden en büyüklerin yönetim merkezlerine ev sahipliği yapmaktadır.
Günümüzde dünya vatandaşı olmaktan tutun, her türlü gelişimimize oldukça büyük katkı sağlayan İngilizce, work & travel programı için de ayrı bir önem taşımakta.
DevamıWork and Travel programına katılmadan önce aklımda pek çok soru işareti vardı. Amerika gibi uzak ve pek çok farklı kültürden insanın bulunduğu bir topluma gitmek ; özellikle kültürüne, diline, insanlarına alışık olmadığım bir yerde çalışma düşüncesi gözümü ne kadar korkutsa da sadece İngilizce konuşma becerimi geliştirebilmek adına bu programa katılma kararı aldım.
Devamı- Size nasıl yardımcı olabilirim?
Konuşmaya Katıl