Paris bütün ihtişamı, canlılığı ve hareketliliği ile bir anda sizi varolan tüm klişelerinizin içinden sıyırıp alarak büyülü dünyasına katar. Paris’i anlatırken bekli de ikiye ayırmak doğru olabilir. Aydınlanma çağında olduğu gibi Paris’in sol yakası hala entelektüellerin ve sanatçıların kalesidir diyebiliriz. Her ne kadar büyük modaevleri zamanla sanat galerilerinin yerini alıyor olsa da….
Sağ tarafı ise hala sanki burjuvaziyi temsil ediyor gibidir. Otelleri, lüks mağazaları ve alişveriş merkezleri, başbakanlık sarayının yanındaki büyükelçilikleri ile… Paris için genel olarak söylenebilecek tanımlardan birisi sokaklarında yürürken hala 17.18.yy izlerini bulabilir, gözlerinizi kapattığınızda devrimi görebilecek gibi hissedebilirsiniz.
Nehrin iki yakasını bağlayan köprülerin çoğu (eski Pont Neuf, yeni Pnt des Arts ve büyüleyici Pont Alexandre III) hala aşıkların romantik buluşmalarına ev sahipliği yapar. Paris mükemmel toplu taşıma olanakları ve çok sayıda cafe, fırın, market, eczanesiyle turistlere geçici de olsa Parisli oldukları hissini bırakan, yaşaması kolay bir şehirdir. Paris’in çok pahalı olduğu doğrudur fakat insanlar bu yargıya varırken Paris’teki sokak hayatını göz ardı ederler. Çünkü Paris’te sokak hayatı ücretsizdir. Hemen hemen her kaldırımda resim yapmaya başlamış bir ressam, bir müzisyen ya da küçük çaplı sergiler görebilirsiniz ve bunlar Paris'i farklı kılan önemli özelliklerden biridir.
ŞEHİR İÇİ ULAŞIM
Yönünüzü şaşırmamak için yapılabilecek pratik bir yöntem olarak Paris’i bir daire olarak düşünebilirsiniz. Saint nehri, iki yanında dizilmiş olan Notre-Dame, Louvre, Place de la Concorde, Arc de Triomphe ve Eiffel Kulesi gibi ünlü yapılar bu daireyi ortadan ikiye böler. Sağ ve Sol Yaka, nehrin ortasındaki Ile de la Cite ve Ile St-Louis adaları üzerinden köprülerle birbirine bağlanır.
Paris büyüklüğüne rağmen kolay dolaşılabilinen nadir şehirlerdendir. Son teknoloji ile yenilenen metro sistemi rahat, düzenli ve hızlıdır; biletler de ucuzdur. RER banliyö trenleri de Versailles ya da Disneyland Resort Paris gibi şehir dışında bulunan turistik yerlere kolayca ulaşmanızı sağlar. Trafik izin verdiği sürece dakik olan otobüsler sayesinde şehri makul bir ücrete gezebilirsiniz, ama işe gidiş ve işten çıkış saatleri çok yoğundur. Taksi daha çok böyle canlı bir şehirde pek tercih edilen bir seçenek değildir. Uzak yerlere gidecekseniz metro taksiden daha hızlı olabilir.
Şehrin önemli turistik yerlerine otobüs turları düzenlenir ancak kaçınılmaz olarak günün en kalabalık zamanlarına denk gelir. Bazı tur otobüslerinde tek bilet karşılığında nerde ne zaman isterseniz mola verebilirsiniz; hatta 48 saate kadar uzatabilirsiniz. Ayrıntılı bilgileri turizm danışma bürolarından alabilirsiz. Fransız Turizm Danışma Bürosu’nun Internet sitesini ziyaret ederek pek çok yararlı bilgiye ulaşabilirsiniz.
Bisiklet yolları çok yaygın ve kullanışlıdır bu nedenle bisiklet kiralamak Paris’te yaşamak ve gezmek için en uygun yollardan biridir. Diğer bir alternatif ise patendir.
Bütün bu ulaşım imkanlarının yanı sıra elbette Paris’te yürümek ayrı bir keyiftir. Yürürken size eşlik edecek olan el haritasını ise her metro istasyonunda bulabilirsiniz.
Herkesin bildiği gibi metro Paris için en uygun ulaşım olanağıdır ve bilet fiyatları da uygundur ki carnet denilen onluk biletlerden alırsanız yedi bilet fiyatı verirsiniz. Müze girişlerinde büyük kuyruklarda beklemek istemiyorsanız Müze Pasosu (Carte Musees et Monuments) almanız sizin için büyük bir kolaylık olacaktır. Çoğu müzenin giriş ücreti 5-8 Euro dur. Çocuklara, öğrencilere ve yaşlılara indirim yapılır. Bazı müzelerin ücretleri Pazar günleri daha düşüktür. Ayın ilk Pazar günleri ücretsiz olarak girebileceğiniz müzeler ise şunlardır: Louvre, Orsay, Centre Georges Ppmpidou, Orangerie, Rodin, Picasso ve Moyen Age…
Müze Pasosu ile Paris ve çevresindeki Lovre ve Chateau de Versalles dahil olmak üzere 70 kadar müzeye ve anıta giriş hakkı elde edersiniz. Bu pasoyu turizm danışma bürolarından elde edebilirsiniz.
GEZİLİP GÖRÜLECEK YERLER
NOTRE DAME
Notre-Dame'da Paris Katedrali, 2000 yıldan bu yana dinsel işlevini sürdürmektedir. Romalılar zamanında burada bir Iupiter tapınağı vardı; 1711 de ortaya çıkan taş parçalarını Musee du Moyen Age’da görebilirsiniz. 4.yy da ilk Hıristiyan kilisesi olan St-Etienne kurulmuş ve 200 yıl sonra buraya Bakire Meryem’e adanmış olan ikinci bir kilise eklenmiştir. Norman saldırılarından sonra kilisenin yıpranması üzerine Psikopos Maurice de Sully kiliselerin yerine katedral yapılmasına karar vermiştir ve bu yapım 167 yıl sürmüştür. Romanesk yapının Gotik yapıya geçişi ve orta çağın mimarisi yapıya yansımıştır.
Batı cephesinin üç girişinin tam karşısındaki Galerie des Rois’da Yahuda krallarını temsil eden 28 heykel yer alır. Bu heykellerin orijinalleri, Devrim sırasında Fransa krallarını temsil ettikleri düşüncesi ile parçalandığı için, burada görülenler 19.yy dan kalma restorasyonlardır. Orjinalleri Musee de Moyen Age da görebilirsiniz.
Katedralleri hafta içi 07.45-18.45 arası, hafta sonu ise 08.00-19.45 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. 255 basamağı tırmanıp kuzey kulesine çıkarsanız Notre-Dame’ın ünlü çörtenlerini yakından görebilir Paris’in nefes kesici manzarasını izleyebilirsiniz. Tam karşısında bulunan güney kulesinde ise 122 basmağı çıkıp katedralin günümüze kalan 13 tonluk tek çanını görebilirsiniz. Bundan sonraki 124 basamak güney kulesinin zirvesine ulaşır.
SAğ YAKA
Hareketli sağ yaka (rive droite) şık yerlerinden en basit yerlerine kadar, Paris’in sosyal hayatının yaşandığı bölümdür. En lüks alışveriş merkezlerinin yanı sıra Elysees Sarayı ve modern sanatın temellerinin atıldığı Motmare da bu yakadadır. Bütün bunların yanında büyüleyici Louvre Müzesi yer almaktadır. Hemen doğusunda Les Halles, Centre Georges Pompidou ve Place de la Bastille yer almaktadır.Buradaki gece hayatının canlılığının yanında sol yakadaki eğlenceler sönük kalmaktadır.
AVENUE DES CHAMPS-ELYSEES
Dünyanın en güzel caddelerinden biri olan Champs-Elysees, iki yakasındaki kestane ağaçları ile dümdüz uzanarak Place de la Concorde’a kadar ilerler. Caddenin üst kısmını sinemalar, havayolu şirketlerinin büroları, araba galerileri, büyük mağazalar ve teras cafeler kuşatmıştır. Bu cafeler biraz pahalı da olsa etrafı izlemek için mükemmel yerlerdir. Aşağıya doğru ilerlemeye başladığınızda caddenin havası değişmeye başlar. Buradaki güzel park sizi çelik ve camdan yapılmış olan Petit Palais ile Grand Palais’ye çıkarır. 1900 Evrensel Sergisi için hazırlanan bu saraylar, günümüzde çeşitli sergilere ev sahipliği yapmaktadır. Petit Palais’de 19.yy dan kalma Fransız resimlerinden oluşan güzel ve kalıcı koleksiyon sergilenir. Grand Palais, Devasa binasını Palais de la Decouverte ile paylaşır ve burası da çeşitli bilim sergilerine ev sahipliği yapmaktadır. Salı- Cumartesi 09.30-18.00 Pazar 10.00-19.00 arasında ziyarete açıktır.
PLACE DE LA CONCORDE
Louvre’dan Rue de Rivoli’ye doğru geçtiğinizde göreceğiniz Palais Royal, Kardinal Richelieu’nun evi olarak tasarlandı fakat sonradan kraliyet ailesine geçti. Palais Roayal’in yanında, bahçenin doğusunda Banque de France kuzeyinde ise Bibliotheque National(Ulusal Kültürhane) yer almaktadır.
LES HALLES
Başkentin büyük yiyecek pazarları yüzyıllar boyunca Palais-Royal’in doğusundaki Les Halles’de kurulmuştur. Zaman içerisinde yapılan değişikler ile şimdilerde gençlerin film izlemek, paten kaymak, bir şeyler atıştırmak ve eğlenmek için geldikleri mekana dönüşmüştür.
Pazarın en kalabalık yeri, bir zamanlar mezarlığa dahil olan Rönesans anıtı Fontaine des Innocents’dır. Bitişikteki Rue Berger ile civar sokaklarda birçok bar ve restaurantın yanı sıra gece geç saatelere kadar açık olan brasserie’ler bulunur. Kulüpler ve diskolar gece yarısından sonra hareketlenmeye başlar ve haftasonları gün ağarana kadar açık kalır.
MONTMARTRE
Dar, kıvrımlı ve çıkmaz sokaklarıyla Montmartre gerçekten de bir tepe köyüdür. Sakinleri buraya tepe anlamına gelen ‘La Butte’ de derler. Son 200 yıldan bu yana adı sanatçılarla ve bohem hayat tarzıyla anılır. Montnartrobus otobüslerine binerek semtin bir kısmını gezebilirsiniz ama Montmartre’ı keşfetmenin en iyi yolu, en tepeden başlayarak dolaşmaktır. Abbesse’e kadar metroya binin ve sokak seviyesine çıkmak için asansörü kullanın. İstasyonun güzel Art Nouveau girişi hemen gözünüze çarpar. Rue Yvonne le Tac, sizi kablolu demiryolunun ilk istasyonuna çıkarır.
Kablolu demiryoluyla Bizans tarzı Sacre-Coeur bazilikasının önündeki terasa kadar çıkabilirsiniz. Paris’in en yüksek noktasında bulunan Sacre-Coeur, şehrin köşe taşlarından biri, aynı zamanda yıllarca tartışma konusu olmuş bir anıttır. Sacre-Coeur’ün göz alıcı beyazlığı, Chateau-Landon’un yerel kireçtaşından gelir. Bu taşın özelliği karbondioksit ile temas ettiğinde ağarması ve zaman içerisinde sertleşmesidir. Çoğu kişi için bazilikayı ziyaret etmenin başlıca nedeni manzarasıdır. Bazilika 06.00-23.00 arasında, kubbe 09.15-17.30 saatleri arasında açıktır.
Sacre-Coeur'ün birkaç adım batısında, şehrin en eski kiliselerinden St-Pierre-de-Montmartre yer alır ve görülmeye değerdir.
BASTİLLE
Daire şeklindeki geniş Place de la Bastille günümüzde yeni bir hayatın eşiğindedir. 1789’da yıkılan hapishaneden geriye hiçbir iz kalmamıştır. Uzun süre boş kalan meydan Cumhurbaşkanı Miterand’ın projesi ile Opera-Bastille yapılmıştır. Burası zamanla kültürel hayatın bir parçası olarak benimsenmiş ve Ulusal Opera’ya ev sahipliği yapmıştır.
ÜNLÜLERİN MEZARLIĞI
Bastille’in kuzey doğusundaki Cimetiere de Pere Lachaise’in kurulduğu 1804’ten beri barındırdığı mezar sayısı 1.350.000 kadardır. Tarihteki pek çok önemli sanatçının edebiyatçının mezarı burada bulunmaktadır. Balzac, Moliere, Proust, Edith Piaf, Yves Montand, Simon Signoret, Jim Morrison gibi önemli isimler bunlardan bazılarıdır.
SOL YAKA
Uzunca bir süre boyunca entelektüel kalesi olan Sol Yaka (rive gauche) yavaş yavaş moda ve medya dünyası tarafından ele geçirilmektedir. Sık sık St-Germain-des-Pres cafelerinde buluşan yazarlar ve ressamlar kendilerini yönetmenler, televizyon oyuncuları, reklamcılar ve sayısı giderek artan tursitlerin arasında bulurlar. Sol yaka’da Quarier Latin’in öğrenci hayatından çok daha fazlasını bulabilirsiniz ama yine de hayatın nabzını tutanlar öğrencilerdir.
QUARTİER LATİN
Paris’in ilk üniversitesinin Notre-Dame’ın avlularından Sol Yaka’ya taşındığı 13.yy gibi erken bir tarihte, gençler Latince öğrenmek için bu quartier’ye gelirlerdi. Quartier Latin’i gezmeye, öğrencilerin kitaplarını aldıkları ve Davioud’un 1860 tarihli çeşmesinin etrafında buluştuğu Place St-micheal’den başlayabilirsiniz. Doğuda, Rue St Severin, Rue de la Harpe ile Rue Galande’i içine alan St-Severin’in dar sokaklarına mutlaka girin. Burada bulunan Orta Çağ sokaklarında sanat sinemaları ve Yunan ve Tunus restoranlarından kokular yükselir.
PANTHEON
Prestijli Lycee Louis le Grand’ın Önünden geçen Rue-St-Jacques’tan yukarı doğru çıktığınızda devasa bir Neo Klasik bina olan Pantheon (Yazın hergün 10.00-18.30, kışın 10.00-17.00 saatleri arası açıktır.) ile karşılaşırsınız. Çıplak iç mekanın kasvetli bir havası vardır ve pencereler Puvis de Chavannes’in anıtsal 19.yy duvar resimleriyle kaplıdır.Pantheon’un tarihçesinin konu alındığı sergi, buraya yapılacak bir ziyaretin en keyifli bölümüdür.
JARDIN DU LUXEMBOURG
Yemyeşil bitkilerin ve rengarenk çiçeklerin arasından karşınıza çıkıveren Jardin du Luxembourg (Lüksemburg Bahçeleri) Sol Yaka’nın en güzel bahçesidir. Tarihi kişiliklerin betimlendiği bu bahçede öğrenciler tenis oynar, sessiz köşelerde çekilip kitap okur ve dinlenir.
EIFFEL KULESİ (TOUR EIFFEL)
Dünyanın en ünlü ve önemli anıtlarından biri olan Eiffel Kulesi (her gün 09.30-23.00 saatleri arası, Haziran’ın ortasından Ağustos’un sonunda kadar da 09.00’dan gece yarsına kadar açık) tam anlamı ile bir başarı abidesidir. Eiffel kulesi diğer anıtlar gibi bir aziz, bir kahraman ya da bir zaferin anısına yapılamamıştır, tamamen kendisi için yaratılmış bir yapıttır. Yapımında 15.000 kadar metal parçası, 2.500.000 peçin kullanılarak bir araya getirilmiştir. Ayaklarının arasında 130 metre bulunmaktadır ve yerden yüksekliği 320 metredir. Kule hakkındaki gösterimleri birinci platformda izleyebilirsiniz. İlk iki platformda restoranlar, üçüncüsünde ise bir bar bulunmaktadır. Hava açıksa zirvedv görülen manzara yaklaşık olarak 65 kilometredir. Ama en iyi manzara ikinci platformdan izlenir. Buraya güneş batmadan bir saat önce çıkmaya çalışın.
BELLİ BAŞLI MÜZELER
MUSEE DU LOUVRE
Musee de Louvre Pazartesi-Çarşamba 09.00-21.45, Perşembe-Pazar 09.00-18.00 saatleri arası açıktır. Salı günleri kapalıdır ve her ayın ilk Pazar günü ücretsizdir.
Amerikalı mimar I.M. Pei’nin tasarladığı muhteşem cam Pramit de artık Musee du Louvre’un uyumlu bir parçası olarak kabul görmektedir. Mağazalar, cafeler ve bilet gişesinin bulunduğu alana, yürüyen merdivenle inilir. Geniş koridorlar müzenin farklı bölümlerini birbirine bağlar. Ana kanatların her biri adını Fransız tarihinin ünlü kişiliklerinden alır. Richelieu kanadı, doğuda Sully kanadı Saint’in bitişinde Denon kanadı… Her kanat numaralandırılmış alanlara bölünmüştür ve bunları katların renk kodları ile gösterilmiş olarak bulabilirsiniz. Louvre gezerken yolunuzu kaybedeceğiniz kesindir fakat bu duruma üzülmemek gerekir çünkü kaybolduğunuzda görmeyi planlamadığınız pek çok eseri görebilirsiniz. İngilizce versiyonu da bulunan acoustiguide denilen bant kayıtları sizlere yardımcı olabilir. Belli başlı eserler:
Ortaçağ Hendeği: Yeni giriş salonları kazılırken 12.yüzyılda yapılmış kalenin kalıntıları ile iner-kalkar köprünün desteği ortaya çıkarılmıştır.
Mısır: Aslan başlı Sekhmet (MÖ 1400) ve devasa IV.Amenophis (MÖ 1370)
Mezopotamya: Babil’in Mari Sarayı resimleri (MÖ 2000) ve Hammurabi Yasaları’nın taş tabletleri (MÖ 1750)
Yunanistan: Kanatlı Samothraki Nikesi ve mükemmel orantılara sahip Milo Venüsü.
İtalya: Michelanglo’nun muhteşem İki Köle’si; Leonardo de Vinci’nin Mona Lisa’sı ve muhteşem Kayalıkların Bakiresi; Tiziano’nun etkileyici Saçını Tarayan Kadın’ı; Caravaggio’nun Bakirenin Ölümü ve Ghirlandaio’nun görğlmeye değer Yaşlı Adam ve Torunu
Fransa: Poussin’in Acadialı Çobanlar’ı; Watteau’nun zarif Cythere’ye Yolculuk ile melakolik Gilles’i; Fragonard’ın erotik Le verrou’su ( Yıldırım); Delacroix’nın Halka Yol Gösteren Özgürlük’ü
MUSEE D’ORSAY
Sağ Yaka’daki Jardin Des Tuileries’ye yeni Passerelle Solferino yaya köprüsü ile bağlanan 19. yüzyılın otelli demiryolu istasyonu 1848-1914 arası Fransız eserlerinin sergilendiği Musee d’Orsay’ye dönüştürüldü. Yazın Salı-Pazar 09.00-18.00, kışın 10.00-18.00 Perşembe Günü 24.45'e kadar açık, Pazar günleri ise kapalıdır.
CENTRE GEORGE-POMPİDOU
Centre George Pompidou Çarşamba-Pazartesi 11.00-22.00 saatleri arası açıktır, Salı günleri kapalıdır. Kapsamlı bir restorasyondan sonra Ocak 2000’de yeniden açılan bu kompleks, halk kütüphanesi (ilk üç kat), çocuklara ve yetişkinlere yönelik atölyeler (zemin kat), sinematek, endüstri tasarımı merkezi ve müzik laboratuarlarıyla her zaman hareketlidir. Merkezin dışındaki plaza, ücretsiz gösterilerin düzenlendiği popüler bir mekandır. 4. ve 5. katlara yayılmış olan Musee National d’Art Modern 20. yüzyılın sanat akımından örnekler sunmaktadır ve Çarşamba–Pazartesi 11.00-21.00 saatleri arası açıktır ve Salı günleri de kapalıdır.
MUSEE DE L’ORANGERIE
Jardins des Tuileries’in köşesinde bir pavyon olan Musee de l’Orangeris, etkileyici Walter-Guillaume Koleksiyonu ile Monet’nin dünyaca ünlü Nilüferler resimlerine ev sahipliği yapar. Cezanne, Renoir, Utrillo, Rousseau, Modigliani, Pcasso, Derain ve Soutine’in başyapıtları geniş bir yer altı galerisine yerleştirilecektir.
MUSEE PICASSO
Bu 20.yy yaşamının konu aldığı Musee Picasso 200'ü aşkı resim 158 heykel ve yüzlerce çizim, gravür,seramik gibi eserlerden oluşmaktadır. Müze Çarşamba-Pazartesi 09.30-18.00, kışın 09.30-17.30 saatleri arası açıktır.
MUSEE NATIONAL DU MOYEN AGE-MUSEE DE CLUNY
Şehrin 3. yüzyıldan kalma Roma hamamlarının dev kalıntılarını barındıran eski bir manastırda bulunan Musee National du Maoyen Age- Musee de Cluny her gün 09.15-17.45 saatleri arası açıktır.
CITE DE LA MUSIQUE
Kanalın öbür tarafında kalan Cite de la Musique’te Salı-Cumartesi öğlen 18.00, Perşembe 21.30’a kadar ve Pazar 10.00-18.00 saatleri arasında açıktır. Coservatoire National’in (konservatuar) son derece modern binaları ile rock konserlerinin verildiği devasa konser salonu Zenith yer alır.
İngilizce öğrenmenin en önemli ülkelerinden biri haline gelen Malta’ya yılda 200 bin öğrencinin gittiğini biliyor muydunuz?
DevamıABD vize başvurusu hakkında bilmenizi tavsiye ettiğimiz detaylar...
Devamı- Size nasıl yardımcı olabilirim?
Konuşmaya Katıl